Eyedea & Abilities - Smile
4 Aralık 2009 Cuma
25 Kasım 2009 Çarşamba
6 Kasım 2009 Cuma
Stop That Motion (Matruşka)
Directed and drew by Merve İlgün
Sound Design & Music by Zet
2 Kasım 2009 Pazartesi
Yılandan korkmam müzikten korktuğum kadar
Parça geçişlerindeki synth ler, birbirine karışan sesler sağa sola o kadar çok zıplıyormuş ki, dönüp dönüp kapalı kapıma ve camıma baktım. Part 2 de Doseone'ın bir vokalinde halüsinasyon gördüğüme de eminim. Hayır kafam açık, dalıyorum sadece semalara. Genelec lerle eski işlerimi dinlemek onlara beyaz tavşan muamelesi yaptırıyor.
Yeni bir mix albüm yapacağım (:
22 Ekim 2009 Perşembe
Haftanın Videosu
La Coka Nostra - Nuclear Medicinemen ft. Immortal Technique & Q-Unique (SNOWGOONS RMX)
19 Ekim 2009 Pazartesi
Sonbahar (2008)
Filmi izlerken bir yerinde can bulduğumu bir yerinde darmadağın olduğumu hissettim hep. Aslında söylenecek çokta birşey yok bu film için. Gözlerimi kapatıp Karadeniz'in yemyeşil resimlerini düşleyeceğim. Gökyüzü görmeyen bir İstanbul çocuğu olarak (kız arkadaşımın tabiri) Artvin ve Rize'ye tam anlamıyla aşık oldum diyebilirim. Güneşliyken bu kadar yeşil ve özgür hissettiren, yağmur yağdığında ise bu kadar içe kapanan bir yer olabilir mi? Görüntü Yönetmeni "Feza Çaldıran" ile beraber Yönetmen Özcan Alper'i önce burada alkışlıyorum.
Ve o müzikler.. Filmin sonunda sesi istemsizce o kadar fazla açmışım ki, içeriden korkarak geldiler.
Kelime bulmakta zorlanıyorum, teknik açıdan sadece ses miksajını beğenmedim. O da belki çok içinde bulunduğum bir konu olduğu içindir, gerisi mükemmeldi.
Bir film ilk 10 dakikasında kendi belli eder. Filmin ilk sekansındaki 10 yıllık hapis hayatından yuvaya dönüşte, annenin oğlunu ilk düğü sahne, o şaşkınlık hali ve sarıldıktan sonra "Gerçek misin, yoksa rüya mı görüyorum, oğul?", "İyi misin? Geldiğin yollarına
kurban olurum, oğul" replikleri başıma neler geleceğini haber vermişti.
O yemyeşil doğa, dehşetli Karadeniz dalgaları, ölüm ve sahnelere çok yakışan piyano melodileri.
7 Ekim 2009 Çarşamba
26 Eylül 2009 Cumartesi
Orhan Atasoy
Son üç postunda ölüm haberi olması..
Gemiler'i dinlemek.
-Teoman'dan Gemiler'i hiçbir zaman sevememek. Kime sorsam; Gemiler parçasını söyleyen başka biri vardı, klibi çok değişikti, kimdi o desem.., bilmemesi kimsenin. Ve ancak youtube la tanıştığım zaman kazımak Orhan Atasoy ismini belleğe.
Cem Karaca'nın, Anadolu Pop günlerinde çalışmasını "hayat tarzına yetişemediği için" hızla kestiği derin yaşayan abi.
Sevgiyle anıyoruz.
7 Ağustos 2009 Cuma
Bahadır Akkuzu..
Yıllar ne çabuk geçiyor. Önce sevdiğim abilerin saçları sakalları beyazladı. Sonra sevdiğim abiler tek tek gittiler gökyüzüne.
Kurtalan Ekspres, son ve en gizemli yolculuğuna çıktı. Barış abinin yanına gitti. Barış abi oralarda yalnızdı zaten; ve yok oralarda bilgisayar muhtemelen. Bak, Bahadır abi seni bırakmadı, arkanda yerini aldı. Hemde yüzünden hiç eksik olmayan o tebessümüyle..
Yapacak pek birşey yok. Barış Manço'nun diskografisindeki en sevdiğim plak olan "Sözüm Meclisten Dışarı" yı bu sefer Bahadır abi için koyup dinleyeceğim. Sende Kurtalan Ekspres ve Barış Manço'nun altın çağından şu güzel "Hal Hal" performansını izle.
Umarım Ahmet Güvenç ve Eser Taşkıran bu kadar erken ayrılmaz yanımızdan.
iyi geceler.
26 Haziran 2009 Cuma
Michael Jackson
92-93 yıllarıydı. Tv'de hep Black or White klibi dönerdi, bende şaşkınlıkla izlerdim. Zaten Evde Tek Başına'daki çocuğun Michael'ın klibinde ne aradığını, o kafaların nasıl birbirine dönüştüğünü, nasıl bir teknolojiyle böyle bir klip yapıldığını anlayamazdım. Şimdi baktım ki klibi David Lynch yönetmiş (:
Öyle aman aman bir MJ hayranı olmadım hiç, zira Bad ve Thriller albümlerine yetişemeyecek kadar küçüktüm ama Dangerous albümünün kasedi vardı. Walkman ime takar ve çalarken üzerine helvacıoğlu flüdümle şaheser (!) yarattığımı sanırdım. Pop müziği flütle harmanlayarak ilk müzikal deneylerime başlamıştım. Daha sonralardada MJ in videoları döndü tv de. In The Closet mesela. Sonra kablolu tv dönemi başladı, yabancı kanalları izleyebilme imkanı..
Michael'ın eski videolarını görme şansım oldu. Videolardaki kısa film tadı, görsel efektler ve tabiiki o dans..
Michael Jackson'ın ne kadar ünlü olduğunu anladığımda (ki küçükken sadece yaşıtlarımın oyunlarında saklı olduğunu sanırdım-maykıl ceksın madonnaa, gir çuvala, vur duvara-) herşeyde olduğu gibi soğumaya başladım. Zaten rap le tanışmıştım ve zaten her tarafta Michael Jackson dansını taklit edenler vardı. Sinir oluyordum (:
Uzatmayayım; lise dönemimde hiç dinlemedim sanırım MJ i. Daha sonraları, müzik işinin tekniğiyle, altyapısıyla ilgilenmeye başladıkça tekrar Michael'ı keşfettim. Bu sefer Bad albümünü. Gelmiş geçmiş en sağlam dinamikli ve kuvvetli albümü. Biraz geç olsada, küçüklüğümle aramda bir köprü kurabildim. Ne kadar büyük olduğunu, ne kadar önde yürüdüğünü anlamakta geç kalmamıştım en azından.
Öldüğünü tv den öğrendim bu sabah. Üzüldüm, ama aslında üzülmekten öte etkilendim. Son zamanlarda hep polemiklerini ekrana taşıyan medya nasılda prim yapıyordu kralın ardından. Hemde öyle polemiklerki, insanları nasılda etkilediklerini kötü bir örnekle sunayım; arkadaşıma söyledim öldüğünü. Bana iki espri yaptı. İlki, sabi sübyancıya allah rahmet eylesin gibi mide bulandırıcı bişeydi, ikincisi ise öbür tarafta bileti iki kısımdan kesicekler. Bi beyaz, bide siyah hahaha dedi. Çünkü o ve daha birçok insan MJ i bu şekilde tanıdı. Neyse ki hepimiz aynı değiliz, müziğin ve müzikal değerlerin farkında olan birkaç kişide vardır elbet bunları okuyan.
Ki beni derin bir mutsuzluğa iten bir şeyi paylaşayım, birkaç gündür düşünüyorum, acaba kral denilecek kim kaldı müzik piyasasında? Ben en azından son döneminede olsa MJ e yetiştim. Bugünün çocukları gelecekte kim öldüğünde üzülecek? Yada her ölenin arkasından kemik titretecek espri(!)ler mi yapılacak?
Pop un, Rock ın veya herhangi bir müziğin kralı kaldı mı? Kitleleri peşinden sürükleyecek özgün müzisyen kaldı mı acaba? sanmıyorum. ve çok üzülüyorum.
Pink Floyd açıp dinleyeyim en azından. Sende şu klibi bir hatırla;
Youtube için Tıkla
29 Mayıs 2009 Cuma
Haftanın Videosu Vol. 13
Albüm sürecinde kendimi besliyor, bazende eğleniyorum. Bu klip ve bu şarkı çok güzel ama albümleri daha bir güzel..
14 Mayıs 2009 Perşembe
Haftanın Videosu Vol. 12
MUTO a wall-painted animation by BLU from blu on Vimeo.
24 Nisan 2009 Cuma
Haftanın Videosu Vol. 11
this is for stoned.
1 Nisan 2009 Çarşamba
Keske Ucurtma Yapmayi Bilseydi (Video)
Directed by Zet
Song "Keşke Uçurtma Yapmayı Bilseydi"
Produced by "Zet"
Album "Sukut"
Cast:
Senem Deniz
Can Özkan
Koray Kocagül
ArıZa
Sultan
Aice
thanks to Nef.i, Harem'sSound
21 Mart 2009 Cumartesi
Keşke Uçurtma Yapmayı Bilseydi
Merhaba;
Sukût albümümden "Keşke Uçurtma Yapmayı Bilseydi" isimli parçama çektiğim videomun post aşaması bitmiş bulunmaktadır. Her an tv de karşınıza çıkabilir!
Başrolünde Senem Deniz'in rol aldığı videoda yazım-yönetmenliği ve kamera kontrolü ben üstlendim. Performans sahnelerinde ise kamerayı Nef.i'ye emanet ettim. Diğer oyuncular ise Can Özkan, Sultan, Koray Kocagül, ArıZa ve Aice..
Color Correction için Harem's Sound a, ekipmanlar için Aydın Doğan A.İ.M.L'ne, Nef.i'ye ve kuzenlere teşekkür, hörmet.
4 Mart 2009 Çarşamba
18 Şubat 2009 Çarşamba
Kayboldum arşivimin içinde
her yanım independent hiphop, post rock, funk, ambient, experimental, electronica, psychedelic rock, minimalism, avant-garde..
12 Şubat 2009 Perşembe
Süryani Koğuşundan haberler
ne değişikmiş bu hayat babum, ne rüzgarlarmış ruhu oradan oraya sallayan. salladıkça üzerinden parçalar düşer insanın. bazısı çok gereklidir, düşer kırılır, kalp kırıkları gibi acıtır, yerine yedek parçası bulunmaz. bazısı ise balonla gezerken ağırlıklar atılır ya, gereksiz. heh işte öyle gereksiz parçalarmış. ilk kısma çok alıştım, zaten benim müziğimi seviyosan sende o kırıklıklardan çoktur, biz biliriz birbirimizi...
ama şu son zamanlarda kalbimi çok ferah; geleceği umutlu görüyorum. bu sonuca çok büyük nedenler arama, ben ufak şeylerden büyük mutluluklar yaratır ufak şeylere takıp büyük olay çıkartırım bilirsin...
uzun zamandır bir boşluktaydım ne sağım belli ne solum. yatmaya gidemem gece, kalkmaya kalkamazdım sabahları. nedenini düşünüp dururdum, hatam nerde diye. nerde yanlış yapıyorum ulan! açıkçası kendime güvenimi ve içhuzurumu kaybetmiştim ki; sukût a yeterince yansıdı da bu. sonra ne oldu? müzik bile yapamaz hale gelmiştim! çok ciddiyim, benki iyi yada kötü birşeyler üretmessem diken üstünde oturur çivilerin üstünde uyurum bilirsin...
başladım arayışa.. acaba rap mi artık boştu, yoksa ben mi rapin içini dolduramıyordum? bu arayış iyide oldu hani. yine yeni şeyler buldum (yine kendim için) ben zaten müziği kendim için yaparım, beni hissedenede bi parmak çalarım ağzına .. eh bilirsin =)
ara ara ara nereye kadar.. ne arıyodum ki? yeni bir müzik tarzımı, yeni bir sound mu? ilham perilerimimi? kaybolan enerjimimi? sonunda buldum. umutmuş aradığım. çünkü sukût bişeylerin son demi olmuş. yaptığım albüm asla beni dibe çökertmedi, tam tersi, ilk defa bir albümümü bir yıl geçmiş olmasına rağmen dinleyebiliyorum. ilk defa yaptığım teknik ve duygusal hatalarım beni çok rahatsız etmiyor, e madem oluyor bu iş, neden gelecekte ışık göremiyodum. umut. müzik yapmamı sağlayacak maddesel kaygıydı sorun. ve bu kaygının aileye yansıması çok kötü be. oturdukça insan paslanıyor, hiçbişey yapamaz hale geliyor.
müzik yapmaya başladığım 2005 senesinden beri ilk defa 1 hafta boyunca hiçbirşey üretmemişim. bi notaya bile basmadan geçen bir hafta! benim gibi sıyrık bi herif bu durumda korkmaya başlar işte bilirsin..
çok uzattım ama umrumdamı, yazmak istiyorum mutluluğumu. buraya kadar okuyup müziği bırakçağımı sanıp sevinenlere üzücü bi haber vereceğim :( umuduma kavuştum. umudumla birlikte enerjime kavuştum, nasıl desem sönmeye yüz tutmuş hatta közleşmiş bikaç duygum alevlendi birden. ufacık küçücük bi umutla. küçük şeylerle mutlu olurum ben bilirsin.
***
şimdi ne olacak? öncelikle yakın zamanda pek birşey olmayacak, ama olduğunda -inşallah- çok güzel olacak. bir yada birden bir iki fazlaca ay (saçma bi hesap evet) pek bişey yapamayacağım. önce yapmam gereken şey stüdyomu baştan aşağı değiştirmek. mikrofonumu değiştirmek istiyorum ve şiddetle söylüyorumki kimse behringer b1 kullanmasın! (bu işe yeni başlayanlarla ilgili konuşmuyorum tabi) ses kartımı değiştirmek ve artık kendime bir yakın dinleme monitoru almak istiyorum. behringer ms16 ve m-audio 2796 ile mix yapmak ve underground piyasaya kıyasla iyi birşeyler çıkarmak şapkadan tavşan çıkarmaktan daha zor, ehhh bilen bilir :)
stüdyomu hazırlarkende hasan la ortak çalışmamızı profesyonel bir studyoda kayıt etmeye karar verdim. çünkü ses kalitesinin iyi olmadığı işlerin emeği boşa harcadığını düşünüyorum. bunun içinde atılım yapacağım ve sizi şaşırtacağım. ama bir müddet süre verin bana. bir mola diyebiliriz müzik adına; yapılacak diğer işlerin hallolması adına.
şimdiiii....bu süre içerisinde önce klibimin post produksiyonunu bitireceğim inşallah. "keşke uçurtma yapmayı bilseydi".. çok sevdiğim tiyatrocu arkadaşım Senem benim için benden daha hevesli bir şekilde başrolü üstlendi. çok harika oynadı ve klip nooldu klip nooldu diye her seferinde soruyor. Klip pişmek üzere! =) kliple sizi avutmayıp üstüne Liviable Sound Definition ın iki büyük atlısını hediye edeceğim. bilmiyorum LSD mixtapeler hoşunuza gittimi? indirmeye tenezzül ettinizmi ama her türde sevenine her türde bişeyler var onlarda arşivliktir ;) ardından birde sizlere çok farklı gelecek (benden beklemeyeceğiniz) bir türde special edition bir dj set daha hazır. bunların yanında 47 ve Raffi ninde albümlerinin mixlerini yaptımmı heralde mola için bir hakkım olur? olur mu?
(yazdım biraz rahatladım vallahi, yatma vakti :))
5 Şubat 2009 Perşembe
29 Ocak 2009 Perşembe
3 Ocak 2009 Cumartesi
Zet - Liviable Sound Definition ExperimentalSessions
İlkinden farklı, elektronik, down tempo & deneysel parçalara yer verdiğim mixtape i türün sevenlerine güzel bir sürpriz olacak. 3 bölüme ayırdığım albümde üç bölümünde değişik tadı var. Başlıklar ve bilinciniz anlamaya yardımcı olacaktır.
Bundan sonraki mixtape de Golden Yearz! Daha fazla sürprize gerek duymiyiriz :)
-keyifle dinleyin.
Download
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
